Bütüncül Sağlık Modeli
Doç.Dr. Ufuk Güney Özer

Bütüncül Sağlık Modeli Nedir?


Bütüncül Sağlık Modeli'nde kişinin kendisi, ailesi, çevresi, içinde yaşadığı toplum ve dünya ile ilişkisi temel olarak altı boyutta incelenir. Bunlar; fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal, sosyal ve varoluşsal boyutlardır. Bütün bu alanlar birbiri ile içiçe geçmiş ve birlikte etkileşen büyük bir sistem olarak çalışır. Bir boyut etkilendiğinde, diğer bir boyut da etkilenir. Bu etkileşimin nasıl oluştuğunun bilincinde ve farkında olmak sağlıklı bir dengenin elde edilmesine büyük oranda katkı sağlar.

bütüncül sağlık

Fiziksel Boyut; bedensel sağlık durumu, akut ve kronik hastalıklar, beslenme ve kilo kontrolü, fiziksel aktivite, uyku ve uyku hijyeni, alışkanlıklar, riskli davranışlar, kendine bakım ve sağlığa risk oluşturacak durumlardan korunma, erken tanı ve tedaviye yönelik düzenli hekim kontrolü
Zihinsel Boyut; mental ve bilişsel durumu, düşünme şekli, temel inanç, tutum ve davranışları, zihinsel aktivitesi, yaratıcılık ve girişimcilik, ömür boyu süren eğitim ve farkındalık faaliyetleri
Duygusal Boyut; duygu ve ruhsal durumu, kendisi ile ilişkisi, duygularıyla bağlantısı ve ifadesi, iletişim kurma şekli, ilişki modeli, stres ile baş etme yöntemleri
Sosyal Boyut; ailesi, arkadaşları, iş arkadaşları, iş çevresi, iş tatmini ve para ile ilişkisi, içinde yaşadığı toplumda etno-kültürel ifadesi, çevre ile bağlantısı ve çevre bilinci, yaşadığı dünya ile ilişkisi
Ruhsal Boyut; inanç dünyası, anlam arayışı, yaratan ve evren ile ilişkisi
Varoluşsal Boyut; hayat amacı, anlam arayışı, yaşama isteği, güvenlik hissi

İçsel Denge Nedir?


Yaşamda durgunluk (staz) yoktur. Herşey sürekli hareket eder, dönüşür ve değişir. Beden de sürekli bir hareket ve değişim durumu ile varlığını sürdürür. Beden, Homeostasis olarak da bilinen, sürekli takip edilerek korunan ve devamlılığı sağlanan bir "içsel denge" durumundadır.
Bu içsel dengenin sağlanması, birbirini tamamlayan "dinlenme ve hareket" gibi zıt devinimlerin varlığı ve değişimi ile mümkün olur. Örneğin kalbimiz hareket eder sonra dinlenir, tekrar atar sonra dinlenir. Bu dinlenme ve hareket sürekli bir değişim halindedir. Hareket sistemin gerekli işlevleri yapabilmesini, ardından gelen dinlenme ise bir sonraki hareket için gerekli enerjinin korunmasını ve şarj edilmesini sağlar. Kalp sürekli dinlenirse durur, sürekli atarsa bir süre sonra yine durur. Aynı prensibi tüm organlara, sistemlere, varlığın tüm boyutlarına uygulayabiliriz. 
Aynı şekilde sürekli uyumak veya sürekli uyanık kalmak dengeyi bozarak hastalık gelişimine neden olabileceği gibi bozulmuş bir dengenin ifadesi olan bir hastalığın belirtisi de olabilir. Sürekli çalışmak, sürekli üzülmek, sürekli düşünmek veya hiç hareket etmeden sürekli oturmak, sürekli gülmek, sürekli hayal kurmak gibi değişimin ve hareketin olmadığı durumlar bozulmuş bir içsel dengenin göstergesidir.

İçsel Denge Nasıl Korunur?


Sağlam bir içsel dengeyi korumak için en önemli fonksiyonlardan birisi "duyarlılık ve yanıt verebilme" yeteneğidir. Duyarlılık ve yanıt verebilmek; her alandaki değişiklikleri fark edebilmek ve en uygun yanıtı verebilmektir. Hem hücresel hem de sistemsel boyutta olan bu özellik bedenin dengede kalmasını sağlar. Örneğin acıkınca kan şekeri düşer. Kişi kan şekerinin düştüğünü fark edince birşeyler yer, kan şekerini yükseltir ve bedenini korur. Aynı şekilde bir iş yerinde veya bir ilişkide mutsuz olduğunun ve yıprandığının farkında olup, kendisi için en uygun değişimi oluşturmak üzere harekete geçebilmek 'duyarlılık ve yanıt verebilme' özelliğidir.

Bütüncül Sağlık Yaklaşımı Nasıl Uygulanır?


Bütüncül sağlık yaklaşımı, gerekli olan değişim ve dönüşümü gerçekleştirecek farkındalık ve bilinç durumuna ulaşma sürecinde kişiye yol gösterir. Bütüncül sağlık yaklaşımı kişiye özel oluşturulan bir plan dahilinde, bilimsel ve bütünsel yöntemler aracılığı ile, yerleşmiş staz durumundan kişinin çıkmasını ve "hayat enerjisinin" yeniden akışını sağlamada yardımcı olur. İnsanda doğuştan var olan şifa yeteneğini, bedenin kendini iyileştirme becerisini artırmayı hedefler. 
Bütüncül sağlık yaklaşımı bir yaşam biçimi, bir farkındalık ve bilinç durumu oluşturmaya yönelik bir girişimdir.
Bütüncül sağlık yaklaşımının en önemli özelliği "sorunu olan kişiye yetki vermektir". Kişilere, kendi yaşamlarının, bedenlerinin ve iyilik halinin sorumluluğunu alma konusunda destek olur. Kişi kendi sorumluluğunu üstlenerek, yine kendisi için olan bir şifa yolculuğuna başlar. Bütüncül hekim bu yolculuk sürecinde bir rehber ve yoldaştır. Kişiye özgü bütüncül sağlık planı ile yol haritasını oluşturur. Kişinin onayı ve kabulü ile şifa yolculuğu başlayınca, kişiye özel hazırlanan bu planın uygulanmasında hekim, hasta-hekim iletişimi ve etkileşimi dahilinde rehberlik eder. Bu yolculuk tüm yolculuklar gibi bazen kısa bazen de uzun sürer ancak en önemli özelliği sürekli olmasıdır. Bu yolcuğun bir son noktası yoktur, hedefi iyilik haline ulaşmak ve iyi olma durumunu sürdürmektir. Amaç; kişinin niyeti, dikkati, hareketi ve sebatı ile bu yolculukta farkındalık kazanarak, kendisi için gerekli değişim ve dönüşümü gerçekleştirip, içindeki doğal şifa yeteneğini ortaya çıkarabilmesi ve kullanabilmesidir.